İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) İşletme Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Öner Günçavdı, ”AKP’nin zengin etmek ve siyasi ikbali için kaynak aktarması gereken kaynakları geniş kesimlerin satın alma güçlerinde yapılacak azalmayla sağlanması tercih edilmiştir. Bu niteliği ile “enflasyon” bir nevi üstü kapalı “vergileme” olarak gündelik hayatımıza girmiştir” dedi.
İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) İşletme Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Öner Günçavdı, Cumhuriyet’ten Şehriban Kıraç’a konuştu. Ekonomi yönetimi ve politikaları hakkında değerlendirmede bulunan Günçavdı, şunları söyledi:
”Ülkemizdeki enflasyon tarihsel olarak “kötü iktisadi yönetimin” sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Zaman zaman tetikleyicileri dışsal şoklar olsa da, sonrasında ortaya çıkan iktisadi yönetim pratikleri ekonomiyi ve ekonomideki harcama önceliklerini bu şokların ortaya çıkardığı yeni koşullarla uyumlu hale getirmekte başarısız olunca enflasyonun “akut” hale gelmesi kaçınılmaz olmuştur.
Son yıllarda ülkemizde yaşadığımızı enflasyonist sürecinde başlangıcı dünya finans kesiminde 2013 yılından itibaren değişen finansal koşullara uyum göstermekte zorlanan AKP politikalarının sorumluluğu vardır. Zira AKP yönetimi 2002’den itibaren uyguladığı “gelirin yeniden” dağıtımı politikalarını dünya ekonomisinde mevcut mali kaynaklar tükenmeye başladığında da sürdürmeye çalışmıştır. Enflasyon ise sürdürülebilirliği kalmamış bu politikaları sürdürme inadının bir sonucudur. Maalesef AKP’nin siyasi iktidarın devamı bu politikaların devam ettirilebilmesine bağlıdır. Bu politikaları geniş kitlelerin satın alma güçlerinde bir azalma yapmadan sürdürülebilmesi dışarıdan kaynak akımına ve ekonominin borçlanabilmesine bağlıdır. Bu dış kaynakların olmadığı durumlarda ise politikaların devamını sağlayacak kaynakları içeriden, tercih edilen kesimlerin satınalma güçleri azaltılarak temin etmek zaruri hale gelir. Bugün yaşadığımız durum tam anlamıyla budur. Yani AKP’nin zengin etmek ve siyasi ikbali için kaynak aktarması gereken kaynakları geniş kesimlerin satın alma güçlerinde yapılacak azalmayla sağlanması tercih edilmiştir. Bu niteliği ile “enflasyon” bir nevi üstü kapalı “vergileme” olarak gündelik hayatımıza girmiştir.”
”Enflasyonda yapısal nitelikte düşüş yaşanmayacak”
İddia edildiği gibi, temmuz ve ağustos aylarından sonra enflasyonda yapısal nitelikte ve uygulanan politikalarla ilişkili bir düşüş yaşanacağı tezini kabul etmenin mümkün olmadığını dile getiren Günçavdı, ”Temmuz ve Ağustos aylarındaki enflasyonun istisnai bir özelliğe sahip olduğu anlaşılır. Maalesef en son açıklanan aylık enflasyondan geriye doğru 12 aylık toplam olarak “yıllık” enflasyonu hesapladığınızda bu iki istisnai enflasyon rakamı hesaplamalarımızın içinde yer alacaktık. Bu rakamların yıllık enflasyon hesaplamalarına dahil edilmemesi Ağustos ayından sonra mümkün olacaktır. Bu rakamlar 12 aylık enflasyon hesabından çıktıktan sonra yıllık enflasyon rakamının düşmesini bekleyebiliriz. Tartışmalarda buna enflasyonun baz etkisiyle düşmesi diyoruz. Bu düşüşün uygulanan politikalarla bir ilgisi yoktur. Şayet politikaların neticesinde yaşanacak bir düşüş isteniyorsa, yıllık enflasyonun bu istisnai iki aydaki enflasyon dışarıda tutulduktan sonra, o aylara yönelik enflasyon oranlarında kayda değer bir düşüşün görülmesi lazım. Bunun olup olmayacağı görülecek” dedi.