Irkçıların hedefi yabancı yatırımlar
Katar, Kuveyt, Bahreyn ve Umman’la devam eden sıkı ilişkilerin yanı sıra Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Suudi Arabistan ile yeniden kurulan köprüler, turizmden sanayiye birçok alanda ticaretin gelişmesine yol açtı. Körfez ülkeleri ile Temmuz ayında enerji, sağlık, bilgi teknolojileri, gayrimenkul, gıda ve sanayi alanlarında doğrudan yatırım odaklı değeri 50 milyar doları aşan ticaret anlaşmaları imzalandı. Turizmde de en fazla döviz bırakan turist profiline sahip Körfez’den yılda 6 milyon turist gelmesi hedefleniyor. Körfez sermayesinin Türkiye yönelmesinden rahatsız olanlar ise yürüttükleri 5’inci kol faaliyetleriyle Arap karşıtı propaganda ile bu durumu engellemek istiyor.
Körfez sermayesinin Türkiye ekonomisi için önemli olduğunu belirten Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Serhat Ulağlı, “Arap ve yabancılar ilgili güçlenen olumsuz algıyla yabancı sermayenin ülkemizden kaçması planlanıyor” dedi. Ülkemizin ekonomik ve siyasi anlamda avantaj sağladığı bir dönemde yürütülen faaliyetlere dikkat çeken Ulağlı, “Ne yazık ki, etnik kimlikçilik anlayışıyla hareket ediliyor. Bernard Lewis’in tabiri ile ‘I.Dünya Savaşı’nda Türkleri sırtından bıçaklayan Arap’ algısı tarih kitaplarından sonra dijital medya ile kolektif hafızaya yerleşerek bir öfkenin imgesine dönüşüyor. Her geçen gün daha da güçlenen bu durumun Arap ve yabancı nefretine dönüşmesini engellemek için dikkatli olmak gerekiyor. Bu olumsuz algı güçlendirilerek yabancı sermayenin ülkemizden kaçması planlanıyor” dedi. İletişim kanallarında manipülatif dezenformasyonlara karşı önlem alınmasının bir güvenlik meselesi olduğunu savunan Ulağlı, “Bu manipülatif söylemler sadece toplumsal huzuru tehdit etmekle kalmayıp, ülkemizin son dönemde büyük ivme kazanmış olan ekonomik, siyasal, diplomatik ve askeri kazanımlarını da tehlikeye sokuyor” diye anlattı.
Uzun sürenin ardından Körfez ülkeleriyle ilişkilerin rehabilitasyon aşamasına girdiğini hatırlatan
İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Turgay Yerlikaya “Bu durum hem siyasal hem de ekonomik kazanımları gündeme getirdi. Özellikle ekonomik anlamda yatırım odaklı anlaşmalar imzalandı. Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Suudi Arabistan ile uzun bir zaman sonra milyarlarca dolarlık ticaret anlaşmaları yapıldı. Yapılacak daha çok anlaşmanın da zemini var. Bu zeminin etkilenmemesi gerekiyor. Fakat son dönemde Batı’da yükselen aşırı sağ ve popülist söylemler, Türkiye’de Arap karşıtlığı üzerinden kendini gösteriyor. Arapların Türkiye’ye Rus ve Avrupalı turistler kadar gelmediğini görürüz. Ancak buna rağmen Araplar bir nefret objesi haline getiriliyor” diye konuştu. Bu ırkçı hareketlerin sebebine işaret eden Yerlikaya, “Türkiye ile Ortadoğu ve Körfez ülkeleri arasında gelişen siyasi ilişkiler vasıtasıyla ülkemize gelecek doğrudan yatırımlar baltalanmak isteniyor. Arap karşıtlığı 5’inci kol faaliyeti ve yaşananlar yalnızca Türkiye’de değil, Arap ülkelerindeki bazı gruplar tarafından da eş zamanlı yapılıyor.
Sosyal medyada Körfez ülkeleriyle aramızı bozmaya yönelik çok ciddi bir propaganda ile karşı karşıyayız ama güvenlik bürokrasisinin bu konuda temkinli davranması ikili ilişkilerin bozulmasını engelliyor” şeklinde konuştu.
Temmuz 2023’te Körfez ülkeleriyle 26 tane ticaret anlaşması yapıldığını belirten İstanbul Ticaret Üniversitesi İşletme Bölümü Başkanı Prof. Dr. Ahu Tuğba Karabulut, “Körfez ülkelerinin ülkemize yapılan doğrudan yabancı yatırımlardaki payı yüzde 7,1 düzeyindedir. Enerji, sağlık, bilgi teknolojileri ve güneş enerjisi gibi pek çok alanda yapılan anlaşmaların yanı sıra Körfez ülkelerinden 6 milyon gibi ciddi bir turizm potansiyelinden bahsediliyor. Ülkemizin 5 milyar dolar uluslararası öğrencilerden elde edeceği eğitim gelirinde Körfez ülkelerinin payı da yüksek. Ülkemizde 5 binden fazla Körfez ülkesi şirketi faaliyet gösteriyor. İstihdam ettiği personel sayısı da fazla. Dolayısıyla kişi ve yatırımcılara karşı ırkçı tepkiler, bu ülkelerden gelen insanları olumsuz etkileyebilir” diye konuştu.
Türkiye’de yayılmaya çalışılan Arap karşıtlığının aksine Avrupa ülkeleri Arap sermayesini çekebilmek için PR kampanyaları yapıyor. İngiltere borsasının yüzde 20’si Katar’ın, aynı şekilde Arapların satın aldığı dünyaca ünlü Avrupa futbol kulüpleri de mevcut. Almanya’da da Arap sermayesinin büyük yatırımları var. Türkiye’nin Körfez ülkeleri ile olan ticaret hacmi Avrupa ülkeleri kadar bile değil.